Delilik ve velilik, insan ruhunun derinliklerine inen, birbirinden ayri gibi görünen fakat aslinda ic ice gecmis iki zit kutup gibidir. Tarih boyunca her toplumda, her kültürde, bu iki kavramin yansimasiyla karsilasilmis, bazen kutsal, bazen korkutucu, bazen ise hayranlik uyandirici olarak tasvir edilmistir. 21. Yüzyilda Delilik ve Velilik adli bu kitap, insanoglunun bu iki büyük kavrama dair algilarini, tarihsel kökenlerinden modern cagdaki yansimalarina kadar genis bir cercevede ele almayi amacliyor.
Delilik, gecmiste tanrilarin bir lütfu ya da bir laneti olarak görülürken, velilik ise tanrisal bilgelik ve kutsiyetin zirvesi olarak algilanmistir. Ancak bu iki kavram arasinda görünmeyen ama derin bir bag vardir. Delilik cogu zaman aklin sinirlarinin ötesine gecmeyi gerektirirken, velilik ise bu sinirlari asmis bir bilgelik hali olarak tanimlanabilir. Veliler, genellikle ruhani bir yolculuga cikan, deliligin esiginde gezen ve oradan ilahi bir bilgelikle dönen kisiler olarak resmedilmistir. Bu nedenle, deliligin ucurumlarinda dolasmak ile veliligin zirvelerine ulasmak arasindaki mesafe, belki de düsündügümüzden daha azdir.
Modern dünyada ise delilik ve velilik farkli sekillerde yeniden yorumlanmaktadir. Bilimsel gelismeler, özellikle psikiyatri ve nöroloji, deliligi hastalik olarak tanimlarken, veliligi ise daha cok psikolojik bir derinlik ya da bilgelik hali olarak ele alir. Fakat bu tibbi ve psikolojik yaklasimlar, bu kavramlarin tarihsel ve kültürel anlamlarini her zaman yeterince aciklayamaz. Bu kitap, bu aciklanmayan bosluklari doldurmayi, delilik ve velilik arasindaki ince cizgiyi daha net bir sekilde ortaya koymayi hedeflemektedir.