Oruç, iftar, sahur, teravih gibi büyüleyici güzellikleriyle ufkumuzda beliren ve kendine mahsus kudsî bir atmosfer olusturan Ramazan ayinin; gerilimlerin gerilimleri takip ettigi, siddet ve hiddetin asiri bir hâl aldigi, zitlasmalarin marifet görüldügü ve kitleler arasinda ciddi soguklugun yasandigi dönemlerde bile ruhlarin yeniden salâha kavusmasi, kalblerin, hislerin ve düsüncelerin selimlesmesi ve her türlü sertligin, husûnetin yatismasi adina apayri bir tesiri vardir. Zaten sükûnet, yumusaklik ve letafetin belirgin bir sekilde kendini hissettirdigi bu mübarek aya karsi Müslümanlarin içinde ciddi bir saygi hissinin oldugu da bir gerçektir. Bu açidan su an biz degisik olumsuzluklarla çepeçevre kusatilmis olsak da eger iradelerimizin hakkini verip gönüllerimizi bu kutlu zaman dilimine açabilir, onun bereketine yürekten inanip tazim ve saygi hisleriyle ona yönelebilirsek; o da bizi kucaklayacak, rahmetini basimizdan asagiya saganak saganak bosaltacak, hiddet, siddet ve öfkelerin önüne geçecek ve böylece toplumda bir huzur ve sükûnet havasi hâkim olacaktir.