Sevdigim bir insanin ölüm haberi bana hemen koymuyor, inanamiyorum o habere. Inanamiyorum da dememeliyim, anlayamiyorum o ölüm haberini. Hep bir kösebasinda, öldügü söylenen o sevdigim kisiyle karsilasacakmisim gibi gelir bana, aradan uzun bir zaman gecse de o duyguyu yitirmem, o kisi nasil olsa bir gün gene karsima cikacakmis gibi gelir.
Bilge Karasu, Nurullah Atacin ardindan söylemis bu sözleri. Simdi Susanlar ile Bilge Karasu kösebasinda bekledigi yerden karsimiza cikiveriyor sanki. Büyük cogunlugu yazarliginin ilk yillarina ait calismalariyla genc Bilge beliriyor karsimizda.
Karasu 50lerin basindan itibaren süreli yayinlarda öyküler, yazilar, kitap ve resim elestirileri, hatta siirler yayimlamistir. Arastirmaci Serdar Soydan titiz bir arsiv taramasiyla dergi ve gazete sayfalari arasinda kalmis bu ürünlerden hazirladi Susanlari. Kitap, 1952-53 yillarinda Secilmis Hikayeler dergisinde yayimlanmis ve daha sonraki eserlerinde ele alacagi pek cok izlegin, pek cok bicimsel denemenin ortaya cikisini, gelisimini sergileyen sekiz öyküyü, Kedili Meryem öyküsünü, siir denemelerini, Karasunun edebiyata bakis tarzini dile getirdigi Yazar-Okurun Defteri metinlerini, kendisiyle yapilmis söylesileri ve Enis Baturun bu kitap icin kaleme aldigi sonsözü iceriyor. Bilge Karasu külliyatina ekledigimiz bu derleme, yazarin kurmaca dünyasina girmek, düsüncelerini ve bakis acisini kavramak acisindan pek cok ipucu tasiyor bugünün okurlari icin.