Irene Melikoff yetkin bir bilim kadini, bilge bir insandi. Benim isim inanmak degil, benim isim anlamak diyordu. Calistigi konulari duygulariyla secmis, yüreginin götürdügü yere gitmisti.
Dogu destanlarina, mistisizme, sufizme tutkuyla merak sarmisti. Bilinmeyenlerin, gizlenenlerin, sir gibi saklananlarin pesine düsmüs, bazi Batili bilim adamlarinin önyargili ön kabullerini sarsmisti. Yasamini birkac kez degistirebilecek kadar cesurdu. Saint Petersburg, Paris, Istanbul, Strasbourg, Ankara, Mersin, Izmir ve Türkiyenin cesitli kasabalarinda, köylerinde, kiyilarinda, daglarinda inanilmaz olaylarla dolu bir yasam sürmüstü.
Ömrünün son 40 yili boyunca Alevi Bektasiler konusunda yaptigi arastirmalarla, onlarin
Türkiyedeki varligini ve Islam dini icinde olmakla birlikte bazi farkliliklar tasiyan kadim inancini ve kültürünü dünyaya tanitmisti. Sefkatli bir anne ve anneanneydi. Irene Melikoff varolusunu anlamlandirmis, yeryüzünü güzellestirmisti. Iyi ki dünyamizdan gecti.
