Iste o gelincik kirmizisiyla bezeli daglar benim daglarim O renk benim rengim Ben o kirmizi
rengin kendisiyim O renk annem, babam, ablam, memleketim, dilim, sarkilarim ve her seyim...
Gözlerimden ve yüregimden söküp alinamayan her seyim... Simdi hatunlar nasil yaparsiniz bilmem ama bu kumaslari ve bu kirmiziyi istiyorum. Sehzademin kirkinci gün senliklerinde sadece benim odam degil bütün saray, hatta bütün Edirne bu renkle süslensin Yedi iklim dört bucaktan gelenler bu kirmiziya meftun olsunlar Cümle tüccarlar bu rengin pesine düsüp akin akin Edirneye gelsinler. Ola ki bir gün... Nedense bu sehrin insanlara farkli bir güc kattigini düsünmeye baslamisti. Burada dogup büyüyen Fatih Sultan Mehmet, henüz yirmi iki yasinda Konstantinopolis gibi kalin surlarla cevrili bir sehri fethedip koskoca Dogu Roma Imparatorluguna son vermisti. Binlerce yildir sehrin asilamayan kalelerini, Edirnenin Tophane Bayirinda döktürdügü devasa büyüklükteki toplarla delik desik etmisti. Istanbuldaki dünya harikasi Ayasofyadan daha muhtesem bir mabet olan Selimiye Camisini, Mimar Sinan doksan yasindan sonra Edirnede yapmisti. Bu sehir Osmanlinin mucize yaratan insanlarinin sehri gibiydi. Buranin topragi mucizelere gebeydi. Iste son mucize de bu Edirne kirmizisiydi.
On yedinci yüzyilin sonlarina dogru Edirnedeyiz. Saraylariyla, kasirlariyla, camileriyle
köprüleriyle kozmopolit bir dünya sehrinde Osmanli Imparatorlugunun baskentinde Yabanci
tüccarlarin, elcilerin, asilzadelerin, sanatcilarin ve gezginlerin ugrak noktasi Ve de casuslarin...
On sekizinci yüzyilda dünyanin casuslar göndererek pesinden kostugu Edirne Kirmizisi ile yapilan kumas boyama ve baskisi Avrupanin en önemli erken endüstri kollarindan birisiydi. Son romani Edirne Kirmizisinda Sabriye Cemboluk, gecmiste gercekten yasamis karakterleri ve yasanmis olaylari, edebi kurguyla tarihin akisini degistirerek temsili gerceklikte bir araya getiriyor.