2015 yilinda filmi de yapilmis olan Timarhanede On Gün kitabi, yayimlandigi dönem temel alinarak degerlendirilmelidir. Zira yayimlandigi bölgede ses getiren calismanin toplumsal dönüsüme katki saglamis oldugu düsünülebilir. Kadina yüklenen sifatlarin toplumda olusturdugu algi, onun sadece ev isleriyle ilgilenmesi gerektigi ve cocuklarina bakmakla yükümlü oldugu yönündedir.
Bu sekilde pasifize edilmis bir birey olan kadin, erkek hegemonyasi tarafindan istenildigi takdirde akil hastasi yaftasiyla timarhaneye kapatilabilmekte ve kimseye aslinda hasta olmadigini dahi kanitlayamamaktadir. Ancak, kitabinda bu vahim durumu ifsa eden Nellie Bly -bir yönüyle- kadinin bir birey olarak kabul edilmesine, toplum icinde kendisine atfedilen sifatlardan siyrilip özgür bir durus sergilemesine yardimci olmustur denebilir.
Ancak yazarin bu kitabi sadece kadin hareketine saglamis oldugu muhtemel katki acisindan degerlendirilmemelidir. Zira ortada oldukca mühim bir mesele daha vardir. Yazar tarafindan kamu kurumlarinda yapilan yolsuzluklar, hasta haklarinin ihlali, Hipokrat ahlakina ters düsen vahim bir tablo cizilmis ve toplumsal yapinin kendisini dönüstürme ve keza gelistirme gerekliligi ele alinmistir.
Dönemin Amerikasinda erkek egemen sistemin kadina bakis acisini olabildigince elestirdigi anlasilan yazar, calisan kadina kötü gözle bakilmasini ve yargi mecralarinda polis, yargic, müfettis gibi karakterler araciligiyla bulunan erkek egemenliginin kadina uyguladigi baskiya da deginmistir.
Nurgül Celebi