Senaryodan denemeye, masaldan öyküye her türlü anlatiya dönen bir kaleme sahip Bülent Ata. Insan hikayelerini her yolla görünür kilmak icin araliksiz calisan yazarlardan. Onun insanlari, ulasilmaz uzak yerlerin, bilinmedik dünyalarin yasayanlari degil. Tam icimizden, sehrimizden, semtimizden, mahallemizden... Yasadiginiz herhangi bir an, umut etmek istediginiz uzun geceler, bitmek bilmeyen günler... Bülent Ata tadi damakta kalacak bir anlatiyla rüyadan rüyaya, kalpten kalbe geciriyor okuyucuyu. Caresizlikten aska, hüzünden umuda kadar hayatin her türlü cilvesini rüya alemlerinin somut esyalari haline getiren unutulmaz bir hikaye...
Bir rüya gördüm. Yasli, sakalli bir amca dedi ki Her rüya bir yolculuktur. Rüya aleminde alirsin, verirsin ama hicbir seyi degistiremezsin. Sadece sen degisirsin bu yolculukta. Bir rüya gördüm. Yasli, bir kadin dedi ki Her rüya bir evdir. Rüya aleminde sen de bir misafirsin. Ne zaman can bedenden cikar artik sen de bir ev sahibi olursun.
Onu tanidigimda kanatlari kirilmisti. Revirdeydi. Muhsin Agabey basinda. Üzülme. diyordu. Bana döndü Evine kadar birak. dedi. Istemedi önce. Muhsin Agabey israr edince caresiz kabul etti. Birlikte emniyetten ciktik. Yüzüne baktim. Iyi görünmüyordu. Ne tarafa diye sordum. Bir sey söylemeden öylece sustu. Nereye gidecegini bilmediginden öyle kalakalmis filan degildi. Ucmak istiyordu. Her ileri atilisinda caresizce düsüyor, kalkiyor yeniden ucmaya calisiyordu. Anlamiyordu kanatlarinin kirik oldugunu, bir anlam veremiyordu. Pesinde birileri varmis gibi uzaklara gitmek isteyen biri. Gözlerini gördüm. Güvercin gözlerini.