Dis dünyaya bu ilk acilisimda yasadiklarimi günlükler halinde kayit altina almayi cok istiyordum. Fakat bu, sadece istemekle gerceklesebilecek bir durum degildi. Dikkat, rikkat, enerji ve zaman istiyordu.
Ilk günler zor gecti, birakin günlük tutmayi zihnimi toparlamayi bile bir türlü basaramadim. Artik ne bekliyorsam, umdugum gibi bir ülke, cografya ve insan sarmaliyla karsilasamamistim. Herkes ve her sey olumsuz anlamda üstüme üstüme geliyordu. Neden sonra, bütün bu olumsuzluklarin, kendimi birden bire icinde buldugum gurbet ve yalnizlik duygusundan kaynaklandigini anladim. Cografyaya, insanlara, hatta kendime haksizlik ettigimi fark ettim. Mükafatim gecikmedi. Bu fark edis sayesinde dikkate meyyal bir göz ile yazmaya tesne bir kalemi önümde hazir buldum.
Sözün kisasi, gözlerim ve kalemim bana yeniden bagislandi. Günlerce hicbir sey yazamayan ben, yazi makinesine dönmüstüm. Bazen sadece yazi yazmak icin rahatima, uykuma kiyiyor, sehirden sehire, kasabadan kasabaya, insandan insana kosuyordum.