Cama sir gerektir, ta ki bir ayna olsun,
Ayna isik ister, ta ki suretle dolsun

Ayna, Sir ve Isik...

Ailesini kaybetmenin acisina ve sucluluk duygusuna dayanamayan bir psikiyatrist Doktor...

Annesinin ölümüyle psikolojik sorunlari artan, gariban bir üniversite ögrencisi Kasim...

13.yüzyilda Mogol istilalarinin yakip yiktigi Anadoluda bir Türkmen eri Yunus Emre...

Kasim, intihara tesebbüs eden Doktorun hayatini kurtarir ve psikolojik sorunlari oldugunu söyleyerek ondan yardim ister. Bazi mistik olaylar yasadigini, mesela Yunus Emrenin kimi geceler kendisine göründügünü ve sohbet ettiklerini anlatir. Bunun üzerine Doktor, Kasima yardim edebilmek icin, simdiye kadar sadece ismini ve bir kac dizesini bildigi Yunus Emreyi daha yakindan tanimasi gerektigini düsünerek, hayatini ve eserlerini okumaya baslar... Ve zamanla bu terapi süreci, kimin hasta kimin doktor oldugunun, kimin kimi iyilestirdiginin birbirine karistigi ve Yunusun ortak Emredost oldugu bir gönül yolculuguna dönüsür...

...Fakat Yunus gibi yürekten sevebilmek, öyle yazidaki ve dildeki kadar kolay degildir...

Sariköyden baslayip, Haci Bektasin kapisinda kilitlenen ve anahtari Taptukun tapusuna verilen, büyük gönül adami Yunus Emrenin hayat yolculugunun sira disi bir anlatimi...

Hüzünlü oldugu kadar inanc, sevgi ve umut dolu olan bu yolculuk, ayni zamanda Doktorun ve Kasimin da yolculugudur...

Bu romani heyecanla, yüreginiz titreyerek okuyacak ve sarsici finaliyle hayran olacaksiniz...