Kerbela konusu tarih ve mitoloji acisindan tüketilmis gibi görünen bir alandir. Cogunlukla tarih, mitoloji ve Islam inanci cercevesinde ele alinmakla yetinilmistir. Kerbelanin antropolojik yönden ele alinmasi ise ne yazik ki yetersizdir. Calisilmasi gereken disiplinlerden biri büyük ölcüde eksik kalmistir. Kerbelanin Islami icerikle sinirli olmadiginin, evrensel bir uygulama ve takvimsel hayata yani dogaya bagli bir durum oldugunun tartisilmamis olmasi büyük kayiptir.
Bu calismada, Kerbelaya benzer olaylar tarima bagli ekonomik yasamin ürettigi ritüel, edebiyat ve mitlerin karsilastirilmasi, bereketin ve suyun dramatik, dini, edebi, müzikal seslendirilisi, doga-insan-din iliskisi acisindan ele aliniyor.
Sii ve Alevi topluluklara mal edilen Kerbela kurgusuna ait muharrem, asure, matem ve bereket uygulamalari evrenseldir. Antropolojik bir cözümlemede Kerbela Katliami ve Hüseyin mitinin orijinine dogru inildikce Kerbeladan önceki Kerbelalarla, Hüseyinden önceki Hüseyinlerle karsilasiyoruz. Biliniyor gibi görünen Kerbela, adalet arayisi ile masumiyetin cok daha derin ve dramatik bir süreci, modern insanin hak arayisinin bilincalti yolculugudur.