80lerin basinda Hakkarinin Kelo Memo Daginin yakinindaki Uludere Magarasinda köylüler, avlanmak icin yazin yaylaya ciktiklari vakit, zeminden epey asagida, genis bir oda büyüklügündeki los magarada bir tas lahit bulurlar. Lahdin kapagin actiklarinda mumyalanmis bir ceset, bir tomar papirüs ve bazi esyalar görürler.
Köylüler, Dünyayi yerinden oynatacak bu kesfin farkinda olmadan üzerinde Aramice yazilar olan papirüsleri obada yakmak üzere yola koyulurlar. Yolda giderken Papaz Marcelliusla karsilasirlar. Papaz Marcellius gördüklerine inanamaz ve oracikta yere yigilir. Papazi güclükle kendine getiren köylüler onu da yanlarina katarak kiliseye giderler.
Mercellius kitabin kapagini cevirdiginde Ben Kibrisli Barnabius. Tespihe layik alemlerin Rabbinden bütün olarak, Ruhül Kudüsle Mesahaya vahyolunan Isadan duydugum 48 yil sonunda Dördüncü nüsha ifadeleriyle karsilasir.
Kitabin Aramice yazilmis Barnabas Incilinin asli oldugunu fark eden rahip Dünyanin sayili Aramice uzmanlarindan biri olan Profesör Kemal Yilmaza basvurur. Profesör calismasina basladiginda kendini istihbarat örgütlerinin ve yeralti cemaatlerinin hedefi olarak bulur. Bu sirri ögrenen ve sakli kalmasini saglayabilen, gücü elinde tutmayi basarabilecektir. Iste bu yüzden KGBden Vatikana Ergenekondan Thuleye herkes kitabin pesine düser.
Benzer icerikli arastirmasi Apokrifalle Türkiyede aylarca tartisilan Aydogan Vatandas bu kez okuru, sürükleyici üslubuyla kurgusal olarak ele aldigi denklemin icine sokmayi basariyor.